31 Aralık 2010 Cuma

Daisy Özleyince



1 haftadır eşim geç geliyor olunca bende çoğu akşam anneme, teyzeme gittim. biz evde olmayınca Daisy'de babannesinde kaldı. Bu sabah onu eve getirdim. Beni görünce çıldırdı tabi, kucağımdan inmedi, onu bırakıcam endişesi eve gelene kadar geçmedi. Gerçi yarım saatlik bir ayrılıkda bile tekrar görünce aynı tepkileri veriyor :) bu sefer biraz daha fazlaydı.

Bende onu özlemişim evdeki varlığına alışınca , boş minderini görmek tuhaf oluyor. Aslında benim için köpekle yaşamak biraz zor. Ekmeği elledikten sonra bile el yıkayan biri olunca ona her dokunuş sonrası el yıkıyorum, mutfağa sokmuyorum falan. Ama onun karşılıksız sevgisi herşeye bedel.

Yeni yıla temiz girmek istedi, hemen yıkadım, oda tertemiz bir yıl geçirecek bu sene :)

30 Aralık 2010 Perşembe

2011

Hafta içi günler çabuk geçsin istiyorum, haftasonuna ulaşmak için 5 günü hiçe sayıyorum. Yaşadığım her günün hakkını vermemek bu olsa gerek. Günleri sayarken bir yıl daha geçti.

2009 ilk gününden itibaren iyi bir yıl olmamıştı, 2010'a mutlu girdim beklentilerim çoktu, çoğunu verdi. Bu yıl ise yeni yıl heyecanını yaşayamıyorum.  Melankolik ruh halimden biran önce kurtulmam gerek, bütün bir yılı böyle geçirmek istemiyorum.

Geçen sene arkadaşlarımız bizdeydi, 12 kişiydik, kalabalık ve eğlenceli bir gece olmuştu. Yılbaşı her sene farklı geçiyor bizde, bazen ev daveti, bazen bir barda, bazen otelde yemekde, 2 seferde  11:30 da eşim uyumuşdu. Bu senede çok yoğunlar, 1 haftadır işten gece 12 gibi geliyor. ben sıkıldım diye yılbaşında dışarı çıkalım diyor. Ama ben de  pek istek yok. Dışarda veya evde yeni yıla beraber girelim yeter.

Herkeze sağlıklı, mutlu, dileklerinin gerçekleşeceği iyi bir yıl diliyorum.

24 Aralık 2010 Cuma

Secret ...

Türkçesi, "bir şeyi çok isteyince olur" veya "40 kere söylersen olur" bende çok istemişim demek oldu, bugün erken çıkıyorum. 16:00 gibi tatilim başlıyor.

Bir kaç dileğim daha var istemeye devam :)

Tatiller



Hani hep derler ya "Türk milleti kadar tatil yapan başka millet yok, tatil günlerimiz çok fazla" diye. Bence yanlış. Bu hafta başından itibaren  noel ve yeni yıl tebriği nedeni ile yurtdışına 1800 tane mail gönderdik. Bunların yarısından fazlasından "tatil nedeni ile 22 Aralık - 5 Ocak arası ofis dışındayım" diye otomatik cevaplama geldi. Paskalyaları var yine tatil. Resmi tatilleri var.  Gene biz öndeyiz derseniz, daha bitmedi Italyada Ağustos Ayı'nda şirketlerin çoğunluğu 1 ay tatil yapıyor. Bazı acentalar nöbetçi bırakıyor çoğu ise tamamen kapalı.

Kendi tatillerimizde onların beklediği acil teklifler var ise gene çalışıyoruz. Bu durumda ülkemizde en az tatil yapanlardan biri oluyorum :(

Arife günü ve bayramın son günü çalışmış biri olarak onların tatilinden bir gün yararlansaydım, bugünlük noel tatilim olsaydı, haftasonuna erken başlasaydım çok mutlu olurdum.

Bu vesile ile bayramı olanlara Mutlu Noeller ve herkeze tatlı haftasonları dilerim.

Fotoğraf netten. Ama adresi hatırlamıyorum :(

22 Aralık 2010 Çarşamba

İkiz Bedenler



Tess Gerritsen'in daha önce Cerrah ve Günakhar adlı kitabınıda okumuştum. Bu kitaplarda tanıştığımız  Dedektif Jane ve patoloji uzmanı Dr Maura İkiz Bedenler'de tekrar karşımıza çıkıyor.
Dr Maura evinin önünde bulunan arabadaki cesedi görmesiyle şaşkınlık ve korku yaşıyor. Çünkü cesete bakarken aynada kendine bakıyormuş gibi oluyor. Doğum tarihleri ve  kan gruplarının da aynı olması ile Dr. Maura içinde araştırma başlıyor. Geçmişteki sırlar ve devam eden cinayetler ile sürükleyici bir kitap. Polisiye / gerilim sevenlere tavsiye ederim.

21 Aralık 2010 Salı

Mutluluk Sebebi Bir Tavla

Babannem bize tavla, okey ve iskambil oyunlarını öğretmişti. Oynamasınızda bilin, lazım olur arkadaşlarınız oynarken bilmiyorum demeyin derdi. Babannem aslında namazında niyazında başartülü biridir. Aynı zamanda eğitimli ve moderndi . Hatta süslü boneleri bile o buldu sanırım. Özel davetlerde o kadar süslü boneler takardıki herkez hayran kalırdı.

Ben oyunların hepsini sevdim ama tavla en sevdiğim. Fakat eşimi çoğunlukla yendiğim için oynamayı tercih etmiyordu. Karikatürdeki kadar tepki vermiyordu tabi :) Bizde emanaten bir tavla vardı, sonra sahibi geri aldı. 2 yılın sonunda ısrarlarıma dayanamayıp yeni tavla almış. Bir tavla insanı bu kadar mı mutlu eder? Beni çok mutlu etti :))  Ama sıkılmasın diye devamlı yenmeyeceğim ki, oynamaktan vazgeçmesin :)

16 Aralık 2010 Perşembe

Soğuk...


Eskiden kışı sevmezdim ama artık seviyorum. Bereyi takıp atkılara bürünmek soğuğu hafif hissetmek güzel geliyor. Ama genede geçen haftalardaki ılık havayı bu souk havaya tercih ederim
Evde ise bu soğuk havalarda ayağımı en sıcak tutan şey bunlar. Penti'den almıştım çeşit çeşit modeller var. Kırmızı sever olduğum için bunu aldım.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Cadde'den Sinema Sistemine


Yeni yul ruhunu bu sene yakalayamamıştım. Ağaç süslemek falan aklımda yoktu, Cumartesi günü Bağdat Caddesi'nde sıkışık trafikde ilerlerken vitrinler ve cadde beni yeni yıl havasına soktu. Özellikle Vakko favorim oldu. Eve gelince ağacı çıkarıp mevcut süslerle düzenledim. Hatta ağacı çıkarırken depo gibi kullandığım bölümdekileri de elden geçirip gereksizleri attım, eşyalar azaldı. Sonra başlamışken, kablosundaki sorundan dolayı köşede duran sinema sisteminide eşim kurdu. Bu kadar yorgunluğu favori filmizle noktaladık. Gerilim deyince aklıma ilk gelen yeri hala dolmayan film " Diğerleri" . 

Cadde'deki trafik işe yaradı, bizim ev hafifledi ve renklendi.  Herkeze iyi haftalar dilerim.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Patasana

k


İmzalı kitabımı okudum bitirdim. Ahmet Ümit'in diğer kitapları gibi bunuda beğendim.  Konusu kısaca; Gaziantep bölgesinde kazı yapan arkeoloji ekibi 2700 yıl öncesi Hitit dönemine ait tabletler bulur. Tabletler kralın başyazmanı Patasana tarafından yazılmış resmi olmayan ilk belgelerdir. Patasana, günlük misali yazmıştır, o dönemdeki olaylardan, aşkından ve savaşlardan bahsetmektedir. Kitabda tabletlerde yazılanlar ve arkeoloji ekibinin kazı süresince yaşadığı olaylar anlatılıyor. Bölgede 3 cinayet işlenmiştir, janadarmanın araştırmaları sürmektedir. Kitabda; terörden, ermeni olaylarından da kısaca bahsediliyor.

Traihi veya arkeolojiyi sevmeyenlerin de ilgi duyacağı bir kitap. Dili akıcı, kitap sürükleyici olduğu için keyifle okuyabiliyorsunuz.

7 Aralık 2010 Salı

Damak Tadı

Önemsizde olsa, bazı yaşananlardan ders almak gerekiyor. Lise yıllarında bir arkadaşımıza yemeğe gitmiştik. Kızlar etli sarmayı çok sevdiklerini söyleyip duruyorlardı. Arkadaşın anneside yapmış, ilk ısırıkla sevinçleri azaba dönüştü. Çok kötüydü, ama mecburen yemek zorunda kaldılar. O günden sonra yemek tadlarını bilmediğim  insanların masasında sevdiğim şeyleri belirtmem, beğenmessem de midem ağrıyor falan diye az yerim.

En kötüsüde farklı damak tadlarına sahip olduğunuz kişilerin yemekleri.  Bir arkadaşımıza gitmiştik, çok güzel bir sofra hazırlamış çok özenmiş. Ama kullandığı yağ mı, yada yemeklere kattığı başka bir şey mi bilmiyorum yemekler bizim için çok farklıydı. Uyanık davranıp tabağıma az aldığım için şanslıydım. Ama gece boyunca damağımda o kötü tadla gezmek zorunda kaldım. Pilav biraz sert yada lapa olmuş, yada zaytinyağlının şekeri az genede yiyebilirsin. Ama yukarıda bahsettiğim durumlarda kalmak çok kötü. Neyseki yakın çevremizdeki herkezle aynı damak tadına sahibiz.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Av Mevsimi



Cuma akşamı bir ilk yaşadım, Yataş sözünde durup köşeyi getirdi. Bunu kutlayalım deyip sinemaya gittik. Av Mevsimi'nin fragmanları hoşuma gitmişti, Şener Şen, Çetin Tekindor, Cem Yılmaz hepsi birarada.

Maalesef umduğumu bulamadım. Polisiye filmlerde başarılı olamıyoruz. Konusu yavaş ilerleyen, sonunu tahmin edebildiğiniz bir film olmuş. Şener Şen'in oynadığı karakter cinayet masasında görevli bir amirden ziyade, masa başında çalışan vasat bir memura benziyordu. Cem Yılmaz'ın söylediği lazca şarkı diğerlerinin ritmleri ve eşliği ile güzeldi. Kötü bir film değil ama kaçırılmayacak bir film de değil. Herkeze iyi haftalar dilerim

3 Aralık 2010 Cuma

Cuma'nın Beklentisi


Bugün Cuma son iş günü olmasının yanı sıra bugünün bir güzelliği daha var. Uzun zamandır oturma odası için köşe koltuk arıyordum. İstediğime en yakın olanı Yataş'da buldum. Bu akşam üzeri getirecekler. Tabi bu konularda pek şansım yoktur, söyledikleri günde getirmezler. İnşallah bu sefer yanılırım hafta sonuna köşemizle gireriz. Kahverengi tonlarında aldım, üstünü turkuaz yastıklarla süsleyeceğim. İki rengin uyumuna bayılıyorum. Haftasonu alışveriş zamanı olacak :)

 Herkeze tatlı haftasonları dilerim.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Pratik Rende


Rende üstüne yazı olur mu demeyin bu rende benim yıllardır özlemle andığım, birşey rendelerken hep aklıma gelen  rende. Bu rendenin daha güzeli, ayakları kapananı daha kalitelisi babannemde vardı. Küçükken bu bize oyuncak gibi gelirdi, hatta ablamla yalnızken 2 kilo havuçu rendelediyip sonra azar işittiğimizde olmuştu :)  Yıllarca kullandık, ablam evlenirken babannem ona vermişti sonraki akıbetini bilmiyorum.
Birşey rendelemekten nefret ederim, bileğim ağrır ve muhakkak parmağıma zarar veririm. Bu yüzden rende işini hep eşime paslarım :) Ama bunun kullanımı çok rahat ortasına yerleştirip ucundan çeviriyorsunuz.  Geçen hafta Bakırköy'de mağazada bakınırken bunu buldum, acayip mutlu oldum. Denk gelirseniz alıp deneyin bence.

Babannem yenilikleri hep takip ederdi, ozamanlar burda olmayanları yurt dışına gittiğinde alır veya getirdirdi. Birde elektrikli ekmek kesme bıçağı vardı. Küçük testere benzeri birşey. Küçükken  ekmek kesmeyi onla öğrendiğim için normal bıçakla kestiğim ekmekler tuhaf olurdu. Şimdiki makinaları sevmiyorum ondanda bulsam biryerde alırım hemen.