29 Kasım 2010 Pazartesi

Ahmet Ümit



Ahmet Ümit hayranlığımdan daha önce bahsetmiştim. Cumartesi günü Istinye Park'daki imza gününde kendisine olan hayranlığım daha da arttı. Çok kalabalık olmadığı için kitabımı imzlatırken kısa bir süre sohbet etme imkanımız oldu. Çok mütevazi,  alçakgönüllü ve güler yüzlü biri. 
Çırağan ve Tüyap'daki söyleşilerine katılamadağımız için çok üzülmüştüm, şimdi daha da üzülüyorum. Bundan sonra programını devamlı takip edeceğim.


Bir şarkıcıdan falan imza almak beraber fotoğraf çektirmek hiç ilgimi çekmez. Ama yazarlar benim için çok farklı.  Sahip olduğu bilgiler, yeni araştırmalar, hayalgücü ve hikayeyi oluştumak ve de sizi bu hayali kurgularının içine;  sanki siz yaşıyormuşcasına  çekmeleri... Tüm bunlar düşünülürse,    kitap yazmak  için harcanan emek çok fazla. Bu yüzdende korsan kitap almak onlara yapılan en büyük haksızlık diye düşünüyorum.

Yeni aldığım kitabı kendi imzasını taşıdığı için benim için en değerli kitabım oldu.

26 Kasım 2010 Cuma

Gece Gece Gereksiz Uykusuzluk




Gece yatağa gittiğimde fazla uykum yoksa mutlaka beni sinir edecek birşeyler aklıma takılıyor. Dün gecede, bütün gün telefonla görüştüğüm ama bir türlü istediğim teklifi göndermeyen kız aklıma takıldı. Gece gece kendi kendimi sinir edip durdum. Sonra sevmediğim bir komşuya aklım takıldı ona sinir oldum. Dışarıda susmadan havlayan köpeklere, onlara uyup içeride mızıklayan Daisy'ye kızdım. En sonunda sinir harbinden yorulup uyumuşum.

Sabah uyandım bütün sinir geçmiş. E tabi bugünün Cuma olmasının etkisi de büyük
Herkeze tatlı hafta sonları dilerim.

 
*Fotoğrafı ofis bilgisayarında buldum, kaynak belli değil.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Kız Arkadaş

 Dün iş çıkışı bir kız arkadaşımla buluştum. Hayatımdaki yeri biraz farklıdır. Üniversite döneminde ev arakaşımdı, lise arkadaşı ile tanışmama vesile oldu sonra çıkmaya başladık sonra evlendik. Nikah şahitlerimizden biride oydu, e tabi evliliğimin mimarı sayılır. Dün akşamda kahve ,fal, tatlı ve birazda dedikodu derken saatin nasıl geçtiğini anlamadık.

Bazı farklı yönlerimiz olsada  düşünce biçimimiz aynıdır. 3,5 yıl beraber yaşayınca konuşmadan gözlerimizle anlaşır hale gelmiştik. Özellikle tabu oynarken aynı takımda olunca karşı tarafın hiç şansı yoktu. Hatta birbirlerini bizim gibi tanımıyorlar diye kavga eden sevgililer bile olmuştu bu oyunu oynarken.

Anılarımız çok tabi, unutamadıklarımdan birisi ise otobüs yolculuklarımız. Yüksek sesle konuşan ve hiç susmayan biridir, tatillerde beraber gelip giderdik. Bir defasında anlatacak ve gülecek şeyler birikince diğer yolculardan şikayet eden oldu. Muavin 3 sefer gelip uyardı baktı olmuyor sonunda oda bizle gülmeye başlamıştı.

Kız arkadaşların yeri başka oluyor, doğru insanlarla arkadaşlık edince kardeş sayınız artıyor.

22 Kasım 2010 Pazartesi

Bayram Sonrası


Bugün 9 gün tatilimin olmamasına sevindiğim gündeyim. Hafta sonu ve aradaki tatiller güzel oldu, Pazartesi ve Cuma işe gelince tatil sonrası depresyon oluşmadı. Bayramda aldığım kilolar da  olmasa , benim için daha keyifli bir Pazartesi olacak. Herkeze iyi haftalar dilerim :)

19 Kasım 2010 Cuma

Bayramda İşyerinde

Bayram bitmeden iş başı yaptım maalesef. Pazartesi çalıştım sonra 3 gün tatil bugün gene işdeyim. Yollar sabah bomboşdu, sanki işe değilde bir pazar sabahı yakın bir yerlere gitmek için yola çıkmışım gibi hissettim. Tabi ofise gelince bu his çabuk geçti. İşleyen demir ışıldarmış, bende bugün ışıldayacağım...

Neyse bugün Cuma önümüzde bir hafta sonu tatili var, benim gibi çalışanlara selam gönderip iyi hafta sonları diliyorum.

14 Kasım 2010 Pazar

Mimmm

Sevgili Filiz'den güzel bir mim aldım. Hemen uyguluyorum.

Kitaplığınızın karşısına geçin.Gözlerinizi kapatın.Derin bir nefes alın.Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin.Şimdi gözlerinizi açın.Bir kitap seçmiş durumdasınız.O kitabı satın aldığınız, ya da hediye gelmiş de olabilir, anı hatırlamaya çalışın.İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın.Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin.Evet, ne güzel bir koku bu!55.sayfayı bulun.Sayfayı tekrar okuyun.Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın.Daha sonra siz de 3 arkadaşınıza cevaplaması için gönderin.



Benim seçtiğim kitap Boleyn Mirası oldu. Bu seriye Boleyn Kızı ile başladım devamında diğer kitaplarla beraber 6 kitabı da okudum. Şimdi yeni bir kitabı daha çıkmış ama İngiltere tahtındaki oyunlara biraz ara vermek istiyorum. Bu kitapları okuduktan sonra Osmanlı'nın Haremi gözüme biraz masum gözüktü. O dönemlerde Ingiltere Kralı beğendiği kadın evli ise boşandırıp kendine metres yapabiliyor, sonra ondan sıkılınca başkasına geçiyor. Kiliseye karşı gelip evliliğini geçersiz saydırabiliyor. Kim kiminle belli değil. O dönemlerde yaşamak istemezdim.
 
Kitabı geçen sene okumuştum. 55. sayfasındaki paragraf ise;
 
Bu uzun yolculuk boyunca, kraliçe olduğumda nasıl davranmam gerektiğini öğrenmeye başladım. Kralın bana eşlik etmesi için gönderdiği İngiliz hanımlar benimle sürekli ingilizce konuştu. Southampton Lordu da girdiğimiz her kasabada yanımdan bir an olsun ayrılmadı, bana rehberlik etti ve yardımcı oldu. Hepsi son derece resmi ve ağırbaşlı insanlar. Herşeyi kuralına, kaidesine uygun yapıyorlar. Tezahüratlara , müziğe ve gittiğimiz her yerde beni görmek için toplanan kalabalığa alışmaya çalışıyorum, onları selamlarken, heyecanımı gizlemeyi yavaş yavaş öğreniyorum. Küçük bir dükün taşralı kızı gibi görünmek istemiyorum. Gerçek bir kraliçe gibi olmalıyım, İngiltere Kraliçesi gibi.
 
Bu mimi Defne, Meyra ve Elif'e gönderiyorum.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Ödülüm

Sevgili Rengarenk ve Gülçin tarafından ödüllendim ikisine de çok teşekkür ediyorum :)

Genele bırakmayın demiş ama bu sefer oyunbozanlık yapıp takip ettiğim bütün bloglara

gönderiyorum. İzlediğim bütün blogları zevkle okuyorum.

11 Kasım 2010 Perşembe

Bir Pazar Paintball

Bu Pazar günü eğlenceli olduğu kadar yorucu bir gün oldu. Arkadaşlarla Paintball oynamaya gittik. Oyunda 2 takıma ayrılıyorsunuz, her takım kendi kalesinden oyuna başlıyor. Amaç, karşı tarafın bayrağını vurulmadan ele geçirmek. Bu esnada  silahlarınızda gıda boyasından oluşan mermilerle karşı tarafın oyuncalarını vuruyorsunuz. Vurulan kaleye dönerek oyuna tekrardan başlıyor.



Koruyucu bir yelek, tulum ve maske  size veriliyor. Bu kıyafetlere bürünüp hakemin oyun hakkındaki anlatımından sonra iyice havaya giriyorsunuz.  Yürüyüşünüz bile değişiyor:) Maskeyi onay almadan asla çıkarmamanız gerekiyor, mermi göze gelir ise çok tehlikeli.



Yelek acıyı engelliyor ama bacağa veya kola gelirse acayip can yakıyor. Giderseniz tavsiyem altınızda kalın bir eşofman, üstünüzde de kapüşonlu bir sweatshirt giymeniz ve terlemeye karşılık yedek kıyafet almanızdır. Bizim takımda erkekler hücumdaydı bizde bayrağa kimseyi yaklaştırmadık, karşı tarafın bayrağını iki kez alarak oyunun galibi olduk.

Benim gibi spor yapmayanlardansanız bacak ve kollardaki ağrılara da hazırlıklı olun :)

10 Kasım 2010 Çarşamba

10 kasım


Saygıyla, sevgiyle şükranla anıyoruz...

9.05'de siren çalarken saygı duruşundaki insanların arasından geçip giden saygısızlara ise diyecek söz çok...

6 Kasım 2010 Cumartesi

Bugün Şanssızdım

Kitaplar raflara sığmayınca yeni eklemeler için Ikea'ya gittik. Yorgunluğu atmak için Strabucks'da bir kahve molası verelim dedik. E tabi H&M'e de uğramadan olmaz diye düşünüyordum. Etrafda H&M poşetleriyle dolaşanları görünce kasalar yoğun olacak diye üzüldüm.


İçeriye girince çok şaşırdım. Mağazaya doğru şeritleri çekmişler içeri parti parti alıyorlar ve  dışarıda neredeyse 100 metreden fazla sıra var. Açılışın ilgi ile beklendiğini biliyordum hatta bende onlardan biriyim ama o sıraya girip beklemek hiçde cazip gelmedi. Diğer mağazaları gezerken elinde H&M poşetleriyle gezen mağazaya giren şanslı kişileri kıskanmadım desem yalan olur. Biraz zaman geçsin yoğunluk azalsınsonra şanslı kişilerin arasına katılırım bende.

5 Kasım 2010 Cuma

Zaman


Bu hafta çok yoğun geçti, yorucuydu. O yüzden bu  akşam 18:00'den sonra zaman dursun akmasın istiyorum. Tatilden sıkılınca bir tıkla akmaya devam etsin.

Herkeze tatlı haftasonları dilerim

4 Kasım 2010 Perşembe

Yeni Heves

 

El işi konularına geçenseneye kadar hiç merakım yoktu. Geçen sene çiçek yapmayı öğrenmiş birde  atkı örmüştüm. Bu sene level atlayarak battaniye örmeye karar verdim. Ablam ve babannem  yukarıdaki basit motifi öğretti, elde kalan bir yumakla örmeye başladım. Burada maksat beni oyalamak, o yumakla hevesimi alacağımı düşünüyorlar. Benden pek ümitleri yoktu yapmam sanıyorlardı. Sonraki hafta ördüklerimi gösterdim onay aldım yeni yünleri aldık örmeye başladım.  Bu iş çok zevkliymiş, akşam yemek sonrası hemen örmeye başlıyorum, hatta ara vermeyeyim diye alt yazılı dizilere kısa bir mola verdim. 5 günde 12 motif oldu fena değil bence yaz gelmeden biter bu battaniye :)