29 Eylül 2011 Perşembe

Meyra ile Bir Pazar

Bu ay bloggerlarla tanışma ayı diyebiliriz. Bu pazar günüde severek takip ettiğim Meyra ile buluştuk.  Bloglar sayesinde birbirimizin hayatına okadar yakınizki tanışmaya değilde devamlı görüştüğüm bir arkadaşımla buluşmaya gidiyormuşum gibi bir his vardı. Görüşüncede yanılmadığımı anladım, Meyracığım; yazılarında kendini yansıttığı gibi samimi, neşeli ve sıcacık bir gülümsemeye sahip. Mail ve telefonla haberleşiyorduk ama  yüzyüze görüşmek bir başka güzel. Ben çok çok sevdim onu :) Konuşacak daha çok şey varken zaman çabuk geçti, birdahaki sefere eşleride dahil edip güzel bir akşam programı yapmalı :)

Bana böyle güzel bir arkadaş kazandırdığı için blog alemini dahada çok sevdim :)) ve kendisininde izniyle Meyra'nın fotosu ilk defa burada :))




Son günlerdeki yoğunluğumdan elim boş gittiğim için ben mahçupken, sevgili Meyra'dan kendi gibi zarif hediyeler aldım. Buzdolabımı süsleyen anlamlı yazısı ile hoş bir magnet ve evde arabada dinlenmek üzere ben nereye oda yanımda gelecek güzel bir cd :)


28 Eylül 2011 Çarşamba

Havalar Soğurken


Yaz çoçuğu olan ben; ilk defa geçen seneden itibaeren yazın bitmesine üzülmedim. Sıcaklar bunaltırken anladımki ben en çok baharları seviyorum, gerçi onlarıda pek yaşıyamıyoruz direk yaza veya kışa dönüyor hava :(  Bahçe, balkon keyifleri, deniz güneş ile yaz çok güzel. İlk başta heyecanla gelmesini bekliyorum, ama Ağustos sonlarına doğru özlem başlıyor. Çünkü herkes biryerlere dağılmış oluyor. Yazlığa gidenler, tatil programlarından görüşmeyi denk getiremediğimiz arkadaşlar vb. Ben istiyorumki bütün sevdiklerim yakınımda olsun, her hafta görüşemesekde aklımda düştüğü anda yanlarına gidebileym.

Havalar biraz serinlemeye başlayınca hemen yorganı çıkardım, ona sarılarak uyumayıda özlemişim. Sonra battaniye altına girip kahve eşliğinde film izlemek, dışarda hafif bir yağmur. Güzel bir film karesi gibi  :) Annenannemim ağaçtan toplayıp kuruttuğu ıhlamur var, onu içmek içinde sabırsızım. Sıcak havada içmek yakışmazmış gibi geliyor.

Ve yazın kaybedilen düzen, kışla beraber geri geliyor.Sporu ertelemem ve yaz boyu alınan +2 kiloda spor salonuna dönüşle geri gidecek umarım. Kendimi biliyorum Ocak ile beraber yazı özlemeye başlayacağım ama şimdilik bende sadece kış özlemi var.

*Foto için kaynak ofis bilgisayarı. Oraya nerden kaydedilmiş bende bilmiyorum :)

26 Eylül 2011 Pazartesi

Cafe noHut Muffini


Eşimin diyetinden dolayı bizim mutfakda uzun zamandır kek, kurabiye vb pişmiyordu. Cumartesi günü yeğenlerimin doğumgünü olunca bende teyze olarak çukulata damlalı kek ve zencefilli-tarçınlı kurabiye yaptım.  Mis gibi kokunun evi sarmasını özlemişim, pazar günüde güzel bir günün sonunda eve dönünce canım gene birşeyler yapmak istedi. Daha önce Cafe noHut'un yayınladığı muffin tarifini almıştım, ilk muffin denemem bu tariften olsun dedim.

Şimdi tarif için sevgili Cafe noHUt'un sayfasına bakınca ordaki güzel görüntü ile benimkini kıyaslamayalım lütfen :) Benimkiler önce kabarmışken sonra sönsede tadı müthişti. Ben tarife ek olarak birde yaban mersini ekledim. İkinci denemede eminim tadı gibi görüntüsüde güzel olacak :) Eminim çünkü haftasonu yaptıklarım hem görüntüsüyle hem tadıyla çok övgü aldı. Birde artık güzel renkli muffin kağıt kalıplarından almam için bir bahanem var :)

Bol kalorili günler devam edecek sanırım, bu aralar canım devamlı birşeyleri çırpıp pişirmek istiyor :)
Herzamanki gibi bu haftanın güzel ama süratli geçip Cuma'ya kavuşmayı diliyorum. İyi haftalar :)

20 Eylül 2011 Salı

Süper Babaannem

Ben büyümekten en çokda babannem yüzünden korkardım. Büyüyünce onun gibi pek çok konuda yetenekli olmam herşeyi bilmem gerekir zannediyordum ve bu kadar çok şeyi öğrenecek olmak beni korkutuyordu. Aslında korkularım boşunaymış, büyüdükçe onun ender rastlanan bir insan olduğunu gördüm.

Şimdi bakalım ben ne öğrenmişim, ve öğrenememişim.

Dikiş konusunda çok yetenekliydi. Gelinlik, nişanlık bile dikebiliyordu, hatta dikmekle kalmayıp modelinide kendi çizerdi. O zamanlar bir moda evi açsaydı kesin bir numara olurdu. Çocukken bize çok güzel şeyler dikerdi ama biz kıymet anlayacak yaşa geldiğimizde o dikmeyi bıraktı.

Örgüsü müthiştir, elde örüldüğü hiç anlaşılmaz. Okul boyunca resimlerimi hep o çizmişti.

Müthiş bir sesi var, o dönemlerde gittikleri gece kluplerinden tanıdıkları ünlü arkadaşları varmış. Plak doldurması için çok fazla teklif almış ama dini inançlarından dolayı kabul etmemiş. O ses bende olsaydı dediğim çok oldu.

Yeniliklere bayılır, devamlı takipte olurdu. 25 yıl önsesinde bizim evde amerikan servisler kullanılırdı. Sonra elektrikli ekmek dilimleyicimiz dahi vardı. Ondan sebep bıçakla ekmek kesmeyi çok geç öğrendim.

Kalorifer kazanında bir sorun, tesisatda problem mi var, ustalara nasıl yapacaklarına dair direktif verirdi. Dedemden dolayı siyasetle iç içeydi, politika ile ilgili bildiği ve konuştuğu çok şey olurdu. Futbol konusunda da bilgiliydi ofsaytın ne demek olduğunu ondan öğrenmiştim.

Zeytin yağlıları, kurduğu sofralar ile meşhurdur. Sonra küçük odamızın bir duvarı kütüphaneydi. Kitap okuma alışkanlığımı özelliklede tarihe merakım ondan bana geçmiş. Gözü onu zorlasada hala kitap okumaya devam ediyor.

Okey, tavla ve konken, çanak vb. kağıt oyunlarını bize öğretmişti. İlerde oynamasanızda bir ortamda lazım olur bilmiyorum demek zorunda kalmayın derdi.

40 yaşında başartüsü takmaya başlamış. Davetlerde herzaman şık broşlu boneler takardı. O kadar güzel ve farklı takardıki, o zamanlar pek yaygın da olmadığı için görenler çok şaşırırdı.

Görgü kurallarına çok dikkat ederdi. Küçük yaştan itibaren başkalarıyla sizli, bizli konuştururmaya alıştırmıltı. Bundan sebep sokakta oyun oynamamıza 7 yaşdan sonra izin vermedi. Hanımefendi kızlar sokakta oynamazmış, bu huyu kötüydü :(

 Bende de var olanlar : kitap okuma alışkanlığı, oyunlar, birde güzel yemek yaptığımı söylüyorlar. Dikiş yok, örgü çok az,  ses berbat, resim çizimi sıfır, bir çivi bile çakamam,  politika ve futbola hiç girmiyorum.
 Demekki çok şeyde yetenekli olmadan da yaşanabiliniyormuş. Ama yeteneklerinden en az biri bana geçseymiş kendimi daha iyi hissederdim.
 
Tamam doğal yetenekler yok ama bazı şeyleri öğrenebilirmişim. Zamanında kızım paça yapmayı öğretiyim dediğinde burun kıvırmasaydım keşke. Şimdi dikiş öğrenmek için kurs arıyor olmazdım.      2 sene önce akıllanmaya başladım, zincir çekmeyi, ilmek atmayı, çiçek yapmayı göstermesini istedim. Şimdi her gördüğümde bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. 

15 Eylül 2011 Perşembe

Ve Buluştuk :))

Ortak bir müsait gün bulana kadar çok uğraştık, ama nihayetinde aylar aylar sonrasında   BaharNesli ve Hande ile buluşabildik.  Bloglardan ve twitterdan birbirimizin hayatına dahil olduğumuz için pekde yabancılık çekmedik diyebilirim. Tabi birde Bahar'ın bahsettiği gibi bir tanışıklık durumumuzda vardı. Zamanın nasıl geçtiği farketmediğimiz güzel bir geceydi. Tabi  güzel kızlarını göremediğim için bir eksiklik vardı diyebilirim.  Bloglardan yemek taraifleri, tavsiye mekanlar, yararlı bilgilerin yanı sıra arkadaşda edinebilmek güzel :)

Aramızda fotoraf makinası getiren sadece Bahar'dı. Bu güzel kolajıda hazırlamış, bende ondan çaldım :))



Buda Bahar'ın objektifinden ben :)) Teşekkürler Baharcım :))



Sevgili Seda'da kısa süreliğine bize eşlik etti. Onunla bir tanışıklığımız olmamasına rağmen yazılarını takipte olduğumdan onuda yakından tanıyormuş gibi hissettim :)

9 Eylül 2011 Cuma

Benim Küçüğüm

Bir yaz akşamı babamlardayız, yemek sonrası güzel yeğenimide yanıma alıp yürüyüşe çıktım. Parka doğru giderken benden oldukça genç bir çocuk çok güzelsin gibilerinden laf attı. Yaşımdan küçük gösterdiğimi söyleseler de çocuk maksimum 17 gösteriyor, yani pek ona uygun sayılmam :)  Delimi ne diye düşünürken gözüm yeğenime takıldı. 12 yaşında olmasına rağmen bu yaz başı birden boy attı değişti artık yavaş yavaş genç kız havasına girmeye başladı. Malum kızlar daha çabuk gelişiyor, o yaşlarda yaşıtı erkeklerden daha büyük gösteriyorlar :) Hani annelere çocukları hiç büyümez ya teyzeler içinde öyle. İçimden kızdım çocuğa; o daha çocuk dedim ama içimde de değişik bir duygu belirdi. Bebekti, çocuktu derken yavaş yavaş bir genç kız olmaya başlıyor. Mesela benim sevdiğim mağazalara uğradığında bana göre bir şey gördüğünde; "teyze şu mağazaya uğra, senin sevdiğin botlardan var"  tarzında haberler vermeyi ihmal etmiyor.  Teyze olmak çok güzel, anne karnındayken sevmeye başlıyorsunuz, büyüdükçe o size arkadaş olmaya başlıyor :) Heleki kız çocuklar apayrı, birde kardeşi olan erkek yeğenim var ama obiraz enişteci onla sohbeti bana tercih ediyor :)

Aradan zaman geçti tatil dönüşü ablamların yazlığına uğradık. Yalnız olduğum bir anda heyecanla yanıma geldi teyze sana bir şey söyleyeceğim diye. 2 yaş büyük olan arkadaşı gelmiş aşkını ilan etmiş. Benim bıdığımda git başımdan saçmalama diye kızmış. Bizimkinin şimdilik aşka  merakı yok, bende sen daha küçüksün sizler arkadaşsınız diye geçiştirdim. Aşk ilişkilerine ne kadar geç başlarsa o kadar iyi, herşey zamanında güzel çocukluğunu yaşayıp biraz daha büyüdükten sonra aşkla tanışır.  Geçen gün duydum ki başka biri daha aşkı ilan etmiş, bizim kızın güzelliğinden  sanırım erkekler pek rahat bırakmıyor.

6 Eylül 2011 Salı

Yaz Sonu

Artık yaz rehavetinden kurtulup bir düzen oluşturmam gerekiyor. Yaz boyu kaç kere yemek yaptım onu bile hatırlamıyorum. Dışarda yiyerek ve evde ise hafif atıştırmalık şeylerle yazı geride bıraktık. Bloguda çok ihmal ettim. Yeni kayıt butonuna tıklayıpta kapattığım çok oldu. Eskiden en sevdiğim mevsim yazdı. Artık sevmeme rağmen sıcakların enerjimi tamamen alması nedeni ile baharları daha çok seviyorum.

Birde çalışmayanlar yazlığa kaçıyor, sonra herkesin tatil planı oluyor. Beraber bir şeyler yapalım desen birileri tatilde oluyor o geldi derken öbürleri gidiyor vb. Ama artık herkes döndüğüne göre ve bunaltıcı sıcaklar bittiğine göre gene hep beraber burada olmak çok güzel :)

Son haftalarda rüyamda devamlı tatil için bavul hazırlıyorum. Tatil bitti ama bilinçaltım hala kendini alıştıramamış :) 9 günlük tatil hakkımın olmaması beni derinden etkilemiş sanırım.