29 Nisan 2010 Perşembe

Küçükken





Çocuklara has biraz tuhaf bir düşünce biçimim varmış. belki bazısı bana has, belki bir kısmı çoğumuza uyuyor :)
  • Mandalina tanelerine bazen bitişik küçük taneler vardır hani. ,onları anne ve yavsusu diye düşünüp, ayrılmasınlar diye aynı anda yerdim. ( ayırmayacak kadar duygusalım ama yinede yemekten vazgeçmiyorum )
  • Uğurböceği bulduğumda şarkı eşliğinde uçurmaya çalışırdım. uçmassa itelemek yolu ile ona yardımcı olurdum ki, terlik ve pabuçlarına kavuşsun.
  • Herkezin amca ve teyzesi onu çok sever zannederdim. Çünkü benimkiler bizi çok severdi.
  • Teyzemler, anneannemler bizden giderken hep ağlardım. Beni uyutup öyle kaçarladı, yoksa bırakmazdım :)
  • Yemekte 1 bardak fanta hakkımız vardı. Ablam önce kim bitirecek diye yarış yapmayı teklif ederdi. yarışı kazanırdım ama sonra, o yavaş yavaş içerken izlemekle yetinirdim.
  • Çok korkaktım, ablam cadı geliyor dedimi hemen ağlamaya başlardım. ( cadı beni napıcaksa )
  • Çok yaramazmışım, Mesela ziyarete gittiğimiz, bir teyzenin kornişini indirmişim koltukta zıplarken. ama sevimli bir yaramazmışım, öyle diyorlar :)

28 Nisan 2010 Çarşamba

Önce İşler

Sanırım her bünyenin bir dayanma sınırı var. Benim bünyemde; yourgunluk sınırını aşıp da devam etmeye çalışınca hastalıkla beni uyarıyor. önceki hafta ralli, bu hafta ziyeretler, 2 hafta boyunca , hafta sonları dahil sabah 7 de kalkıp akşam geç yatınca dün hastalandım :(

Dün öğlen 12'de işten çıkıp yatmak için eve geldim. Ama hemen yatmak ne mümkün. Akşam buzluktan çözülsün diye birşeyler çıkarmıştım.  Önce yemeğimi yaptım, sonra mutfağın dağınıklığını topladım. Yaptım ama; eşim yemek bekleyen biri değildir, her gün düzenli yemek yapmam, bazen akşam yemeğini kahvaltı ile geçiştirebiliriz. Niye kendimi zorladım bende bilmiyorum. Sonra kuruyan çamaşırları kaldırdım. En son duş alıp 4 gibi ancak yatabildim. İşler aklımda kalıcağına yapıp yatınca, sabaha kadar rahatça uyyabildim. Neyseki bugün çok daha iyiyim.

26 Nisan 2010 Pazartesi

İstanbul'a Dönüş



Babam şehir hayatından sıkılınca eşi ile , Güzelce'ye taşındı. Bizde hafta sonu onları ziyarete gittik. Ne güzel sessiz sakin bir yer. Onlardan önce Çatalca'ya anneannemleri ziyarete gittik. Bütün hafta sonu şehirden uzak, doğa ile başbaşa geçti. Böyle ziyaretler hem iyi hem kötü aslında. Çünkü ordaki sakin hayat hemen beni içine çekiyor. Hep orda kalmak istiyorum. Dün eve dönerken trafik bizi karşılayınca keşke dönmeseydik diye çoook düşündüm. Ama bugün akşam için planlar yapmaya başlayınca, şehir hayatı sunduğu alternatiflerle gene şirin gözükmeye başladı :)

23 Nisan 2010 Cuma

Bayram ve Doğumgünü



" Bugün 23 Nisan Neşe Doluyor İnsan" ne kadar doğru, bu yaşta bile insanın içi neşe dolabiliyor, renkli gösterilerle bugün en güzel bayramlardan biri.

 Ama benim için birde özel bir anlamı var. Canım aşkımın bugün doğumgünü.

"İyiki doğmuşsun bitanem, her zaman sağlıklı, mutlu ol ve hep benimle kal"

Bende artık sıkıntı falan kalmadı, bu güzel günle tamamen geçti gitti :)

21 Nisan 2010 Çarşamba

Sıkıntı

Can sıkıntısı olsa kolay, sevdiğin oyalınacak birşeyler bulunca geçer. Ama bazı zamanlarda içim sıkılıyor benim. Sevdiğim birini ziyaret etsem yok, severek gezdiğim bir yere gitsem yok, alışverişe çıkıp almak istediğim şeyleri alsam yok.... böyle uzuyor liste. Böyle durumlarda yapacak bir şey yok. Tek çözüm bekleyip 1-2 güne geçmesini beklemek.

18 Nisan 2010 Pazar

Haftasonu ve Ralli


2 gün boyunca erken kalkıp uzun yollar yaptık. Yarışın en güzel yanlarından biride temiz orman havasıydı



Temiz havaya ek olarak bol toz yuttuk :))



Ama bu kadar yakından izlemek toz, yağmur ve çamura değdi



C.tesi yanlış etaba gidip deniz manzarasını kaçırdık. Ama pazar günü göl manzarası bunu telafi etti.

16 Nisan 2010 Cuma

Sıkıcı Hafta ve Ralli



Nasıl uzun bir haftaydı bu. Sıkıcı, yoğun  zevksiz bir hafta oldu. Dün de işyerinde kötü bir gündü, ama neyseki eşimin günü çok güzel geçmiş onun mutluluğuna bende ortak oldum az da olsa  keyfim yerine geldi. Eşimin mutluluğunun nedeni ise Dünya Rallli Şampiyonası'nın İstanbul ayağı. Dün Sultanahmet'te starta gitti. Bu hafta sonuda yarışı beraber izleyeceğiz. Benim en çok sevindiğim ise yarın 17:00'deki etabın Riva'da olması. Uzun zamandır Riva'ya gitmek istiyordum. Böyle güzel bir havada orda vakit geçirmek keyifli olur. Geçen senden Avrupa Şampiyonası ve Gece Rallisi'ne gitmiştik. Sıkılırım zannetmiştim ama keyifli oluyor.

Bu haftaya renk katan tek şey dün gördüğüm bir grup turistti. Bir iş için Taksim'e gitmiştim. Bir grup turistin içindeki 4-5 genç kız yürürken bir yandanda kendi dillerinde şarkı söylüyorlardı. Şarkının melodisi tanıdık geldi, arada öpücükte de vardı, aa bizdede böyle bir şarkı var derken. Tarkan'ın "Yakalarsam" adlı şarkısını söylediklerini hatırladım. Ben o şarkıyı unutmuştum bile, zaten Tarkan'ın son albümleride başarılı değildi bence. Ama bu kadar eski bir şarkıyı yabancıların zevkle söylemesi hoşuma gitti doğrusu.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Sonrasını Düşünmek

Küçükken anneannemlerden her dönüşte, anneannem "bakalım bir daha geldiğinizde beni görebilecek misiniz " derdi. E tabi küçük bir çocuk olarak ölüceğini düşünerek ne kadar çok üzülürdüm. Şükürler olsun ki hala yaşıyor ama sözünü tekrarlamaya devam ediyor. 

Ama bu söz benim davranış biçimlerimin temellerinden birini oluşturdu. Sevdiklerimin yanından ayrılırken ya bir daha göremessem düşüncesi ile özelliklede ailedeki büyüklere karşı her zaman daha hoş görülü oluyorum. Kalplerini kırmamaya, elimden geldiğince isteklerini yerine getirmeye çalışıyorum. Çünkü en korktuğum şey sevdiklerimle kırgınlık yaşarsam ve o dönemde kötü bir şey olursa sonra çekeceğim vicdan azabı.

Bu düşünce yapısı ile hareket edince, ne kırgınlık ne de tatsızlıklar yaşanıyor. Tabi bu huyumu, su istimal etmeyenler de yok değil :) mesela babannem cumartesi onu ziyaret etmeme rağmen, pazar günü ablamın gelmesini bahane ederek beni yine çağırabiliyor.  onu kırmaya içimin elvermeyeceğini biliyor tabi :)

8 Nisan 2010 Perşembe

Kaçış Yerim




İnsanların huzur bulduğu bazı yerler vardır. Benim huzur bulduğum yerlerin başında burası geliyor, Sapanca Kırkpınar. Amcamların haftasonu kullandıkları bu ev eskiden benim deçok sık gittiğim bir yerdi. Her mevsimi ayrı güzel.  Ama benim en sevdiğim dönemi yaz. Verandasındaki kahvaltılar, akşam sessizlikte yıldızları seyretmek yeterli sebep yaz dönemini sevmem için.
Her yaz başı bu sefer daha sık gidicem desemde, yazın 1-2 seferden fazla gitmeye fırsat olmuyor maalesef. Şimdlik en öok istediğim şeylerden biri orda bir ev sahibi olmak. Cuma akşam yola çıkıp güzel bir hafta sonu geçirdikten sonra pazar dönmek. İsteğim gerçekleşsin uzunca bir süre birşey istemeyeceğim :)))

6 Nisan 2010 Salı

Rahat alışveriş

Arkadaşımın bebeği için hazırlıklara şimdiden başladım. Bebek şekeri için biblo sepet vb şeyleri almıştım. Diğer barkaç şey için Eminönü'ne gitme fırsatım olmadı. Google'dan arama yaparken birmax'a rastladım. Bebek şekerleri, nikah şekerleri için süsleme mazlemeleri var, ister malzeme alabiliyorsunuz yada isterseniz süslemeyide yapıyorlar. Fiyatları çok uygun ve siparişiniz 2-3 günde sorunsuz ve eksiksiz bir şekilde geliyor. Kredi kartı ile ödeme almıyorlar, hesaba eft yapmanız yeterli. İşini evden halletmek isteyenlere tavsiye ederim.

http://www.birmax.com/



Aldıklarımdan bir kaçı. Resim çekmeyi unutmuşum sitesinden ekledim. Evdeki malzemeleri birleştirince güzel bir şeyler ortaya çıkar umarım :))

5 Nisan 2010 Pazartesi

Pazartesi de sevilebilir

İlkbahar ne güzel bir mevsim, sabah güneşle uyanınca, uykusuzluk, yorgunluk geçiyor. Dün akşam pazar moduna girmişken, sabah hepsi geçti :) Bugün Cuma neşesi var bende. Güzel havaya ek olarak güzel bir hafta sonu geçirmeninde etkisi var sanırım. Cumartesi, eşimle Emirgan Korusu, pazar günü annemle beraber alışverişe çıkmak güzel bir haftasonunun formulü. Birde anneme giderken, aldığım bir buket çiçekle onun sevinmesi benide mutlu etti.

herkeze iyi haftalar dilerim

3 Nisan 2010 Cumartesi

Emirgan Korusu



5. yılında laleri solmadan görebildim :)) yoğun bir trafik ısrarlı aramalar sonucunda  arabaya park yeri bulabildikten sonra Emirgan Korusu'na ulaşabildik. Renk renk lalelerle başka bir havaya bürünmüş, çok güzeldi. Tek sıkıcı şey Beyaz Köş'ün servisiydi. Zorla bir masa bulduk, masadan kalkan çift servisleri çok geç diye bizi uyardı. Ama tavsiyeyi pek dinlemeyip sipariş verdik. Uzunca bir süre bekledikten sonra soğuk bir yemek geldi. Sonrasında hesabı ödemek için kasadada sıra bekledik. Biz kalkarken masaya oturan bayanıda ben uyardım. ama oda benim tavsiyemi dinlemedi :))

2 Nisan 2010 Cuma

Uyku Kaçınca


Dün gece 12 gibi yattım. Ama yatar yatmazda uykum kaçtı. Uykusu kaçan bir insan, kalkar kitap okur, tv seyreder, ders çalışır veya yapıcak başka bir şey bulur.Ama ben nedense uykusuzlukla inatlaşıp yataktan çıkmayarak, bir sağa bir sola dönmeyi tercih ediyorum. Neden böyle bende bilmiyorum,bu konuda tuhafım biraz. Döne döne 2:30 olmuştu saat sonra uyumuşum.

Sabah gözümü zor açsamda, güneşi görünce mızmızlanmadan kalktım.baharı çok seviyorum.