25 Şubat 2011 Cuma

Geliyorlar ....



Bu hafta sonunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Çünkü önümüzdeki hafta sonu full çalışacağım. Önümüzdeki cuma grubumuz geliyor. 304 kişilik İtalyan grup. Arada sadece 6 bay var gerisi bayan. Bayanları memnun etmenin biraz daha zor olduğu düşünülürse daha dikkatli olmak gerekiyor.

Haziran ayından beri bu grup için çalışıyoruz. Son haftalar iyice yoğunlaştı, turları, rehberleri, araçları, yemekleri, gala yemeği mekan süslemesi, toplantıları falan yoğun bir grup. Grup burda olunca devamlı onlarla oluyoruz, onlardan önce mekanlarda olup kontroller falan derken gece 2'de evde olup, sabah 8'de otelde olmak gerekiyor. Bazen eve gitmeye zaman kalmıyor,  bende otelde kalıyorum. Bir keresinde toplantı grubumuz vardı. 4 gün boyunca otelden çıkmadan orda kalmıştım, bahçesine bile çıkacak vakit kalmamıştı. Son gün dışarı çıktığımda açık havaya hiç çıkmadığımı farketmiştim :)

 Operasyonlar zevkli oluyor tek kötü kısmı onlar gittikten sonra dinlenme fırsatı olmadan çalışmaya decam etmek. 2 hafta tatil yapmadan çalışmış oluyorum :(  Ama memnun ayrılmaları ve tur liderlerinin teşekkürleri yorgunluğu siliyor

Son kontroller ve yeni talepler dolayısı ile önümüzdeki hafta blogla pek ilgilenemem sanırım. Sizleri okumayıda özleyeceğim.

Herkeze güzel bir hafta sonu dilerim

22 Şubat 2011 Salı

Yeşil Peri Gecesi



Bu kitabın adı öncelikle ilgimi çekmişti. Yeşil Peri Türkiye'de satışı yasak olan Absent adlı içkinin adı imiş. Yasaklanmanın neden ise alkon oranı fazla olduğu için insanın hareketlerini kontrol edememesiymiş.

Kitapda adı geçmeyen lanetli güzelliğe sahip olan kahramanın hikayesi var. Güzelliği ile bazılarının nefretini kazanan annesi ve yakışıklı babası ile mutlu bir hayat sürereken babasının geçirdiği kaza ile kızın hayatı tamamen değişiyor. Ailesinin dağılması ile kendide dağılmayı seçiyor. Güzelliğini kullanarak kendince hayattan ve nefret ettiklerinden intikam alıyor. Okurken çoğuz zaman niye böyle yapıyorsun derken buldum kendimi. Hayat bize bir sürü seçenekler sunar doğruyu seçmek ise bize kalmış. Kahramanımız ise doğruyu pek bulamıyor.

Kitap sürükleyici kısa sürede okuyunuyor. Sadece "aşkımızın ipini çektiğimiz gece" ifadesi çok fazla kullanılıyor. Tamam önemli bir gece ama buna benzer bir kaç tekrar daha var, sayfa sayısı biraz daha az olabilirmiş. Ayfer Tunç'un okuduğum ilk kitabıydı, dilini beğendim.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Küçük kız

Güzel ama uykusuz bir haftasonundan sonra sabah hala ayılamamaıştım. İlkokul 1'e veya 2'ye giden sevimli bir kız çocuğunun sinirli annesi ayılmama vesile oldu. Sabah mahmurluğu ile  okula gitmek istemeyen kız çocuğunun mızmızlığına ufak çaptaki aksiliğine dayanamayan annesi çocuğa bir tokat attı. Çocuk alışkın sanırım ki tepkisinde bir değişiklik olmadı. Ama ben tamamen ayıldım, ne olursa olsun başkalarının yanında çocuğa vurulmaması gerekir. Bazen çocuklar annenin sinirlerini zorlayabilir ama karşılığı bu olmamalı. Heleki devamlı bu yöntemi kullananlarda zamanla alışkanlığa dönüşüyor ve çocuk umursamıyor.

Sabah sabah aklım çocukda kaldı, popoya şaplaklar olabilir ama surata tokat kaç yaşında olursa olsun onur kırıcı birşey bence. Hem çalışıp hem çocuk büyüten annelerin işi zor tabiki ama çözüm bu olmamalı .

Bugün için yazacak başka şeylerim vardı ama yazamadım. Herkeze iyi haftalar dilerim.

18 Şubat 2011 Cuma

Dalgalı Cuma


Dün akşam Cuma'nın sevinci ruhumada yansıdı. Bugünlük düzden vazgeçip dalgalı olmak istedim. Saçları sardım yattım, sabah başımda haif bir acı ile uyandım Her sabah uyanma vaktine yakın uyandığımda saat erken olsun daha fazla uyuyayım derken, bu sabah uyandığımda başımı biran önce yastıktan kaldırmak istedim. Birdaha geceden sarıp yatmamayı öğrenmiş oldum :) Ama bu değişiklik iyi geldi Cuma'ya yakıştı.

Bu hafta iş yoğunluğundan blogla ilgilenemedim. Haftaya arayı kapamak için kendime not alıyorum.

Herkeze renkli bir haftasonu dilerim.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Sizde Düşenlerden misiniz?

Haftasonu Cuma gezmesi ile başladı. Teşvikiye'de bir davete katıldık. Salamonje güzel hoş biryer o tarafa yolunuz düştüğünde tavsiye ederim.

Cumartesi'de sabahtan gezmeye başladım. Gece 1'de arkadaşlardan çıktığımızda  ayağımın boşluğa gelmesi ile merdivenlerden düşene kadar herşey süperdi. Kenardaki demirlerden tutunmayı becererek yüzüstü düşmekten kurtulup 10-12 basamakla ucuz atlattım. Durabildiğim yerde oturdum alt ve üst kattakiler kapıya çıktı,su getirmeler falan bende çıkık falan varmı diye kendimi kontrol ediyorum.

Düşene gösterilen şefkat duyguları ile nazlanırken eşimin ayağımdaki botları çekiştirmesi ile kendime geldim. Yüksek topuk niye giyiyormuşum, botları  atacakmış bende can acısını unuttum botları kurtarmaya çalışıyorum. Arkadaşlar sessizce izliyorlar. Bizde karşılıklı botları çekiştiriyoruz. Sonunda terliklerle arabaya indim etrafda çöp olmayınca botlar bagaja gitti.

Arabada hastahaneye gidelim diyor. Benim derdim ise başka, ertesi gün arkadaşlarla yürüyüşe gidicektik üstüne basamazsam program iptal olacak diye düşünüyorum. Neyse gece arabadan inerken botlarımı sessizce kurtardım sadece şişlik ve morluk oldu az acıdığı için ertesi gün yürüyüşe de gittik.

Gece gülemeyen arkadaşlar geceki bot kapışmamıza rahatça güldüler. Suç botlarda değildi babetlerle yürüken bile bileğimi burktuğum ve kaydığım zamanlar çok olmuştur benim. Birde şişmanmıyım diye düşünmeden edemedim gece vakti uykusundayken bile düşerken çıkarttığım sesi duydu insanlar. Ya ben şişmanın ya onların uykusu hafif :)

11 Şubat 2011 Cuma

Hayat ve Hüzün


Hayat ve Hüzün'ün okumayı merakla bekliyordum. "Umut" Ayşe Kulin'in doğumu ile bitmişti. Bu iki kitabın sonunda Ayşe Kulin'i 40 yaşında bırakıyoruz. Bu kitabında devamı gelecek sanırım. Kitaplarda kendi hayatının yanısıra gündemdeki olayları yazması ile onun penceresinden tarihi olaylarada tanıklık etmiş oluyoruz. Bu kitaplar Veda ve Umut kadar beni içine almadı. Onları okurken tüm karakterleri okadar güzel anlatmıştıki keşke tanısaydım dedim, kendi ailemdenmiş gibi sevgi beslemiştim. Sonuncularda ise bana biraz yüzeysel geldi. Sıkılmadan okudum ama 2.ye okuyacak kadar cezbetmedi.

Herkeze güzel bir haftasonu dilerim.

9 Şubat 2011 Çarşamba

Broş


Bloglarda yetenekli bayanların yaptıklarını gördükçe çok özeniyorum. Bende yapsam diyorum ama bende fazla yetenek yok sanırım :(  Bu pazar evde olunca içinde danteller, broş iğneleri, renk renk kurdela olan kutumu açtım. Bu malzemeleri  geçen sene almıştım, ama ümitsizce kullanıma geçmeyi bekliyorlardı. Sıcak silikonla birleşince bunlar çıktı ortaya. Sizce nasıl olmuş? İdare eder mi yoksa bende hiç mi yetenek yok :(

7 Şubat 2011 Pazartesi

Mahşer-İ Cümbüş



Mahşer-i Cümbüş  "Doğaçlama Tiyatro"nun öncüleri; izlemekten hiç sıkılmadığım her gösterilerini keyifle izlediğim bir grup. Bir aralar devamlı izlemeye gidiyorduk. Hatta çoğunda  yanımızda başkalarını da götürüyorduk beğenmeyen olmamıştı. Fox'da yayınlanmaya başlayınca evden izlemeye alıştık. Ama Fox TV yayın saatlerini düzene sokamamıştı, bazen gece 01'de bazen 02'de başladığı oluyordu. Sanırım bu yüzden TV maceraları uzun sürmedi.  Bu Cumartesi Taksim'de olunca  onların programıda kendi sahneleri "Hayalhane'" de 20:30'da olunca izlememek olmazdı.

 Cumartesi akşamları "Beyin Fırtınası" var. Televizyondakinden farklı olarak burda ikiye bölünmeden beraber oynuyorlar. 3 tane farklı oyunları var. Gene izleyicilerden aldıkları yönelimlerle oyuna başlıyorlar, anında yazıp anında oynuyorlar :)



Onları izlemeyi özlemişim.  Arayı açmadan gene gitmek gerek. İzlemeyenlere  tavsiye ederim.

3 Şubat 2011 Perşembe

Yeni Kitaplarım



Dün kütüphaneme 4 tane yeni kitap eklendi. Bunlardan ikisi Ayşe Kulin'in son kitapları Hayat ve Hüzün.  
Veda ve Umut'u okuyalı nerdeyse 3 yıl olmuştu.  Umut'da damatlar torunlar ile aile genişlemişti. Bazı isimleri falan unutmuşum diye göz gezdiriyim derken kitabı tekrar okumaya başladım. 2. kez okuduğum ilk kitap Veda ve Umut oldu.

Severek okuduğun bir kitabı, ikincide  sonunu bildiğin için acele etmeden yavaş yavaş keyfine vararak okuyabiliyorsun. Yeni kitapları okuduktan sonra kütüphaneye geri dönüp tekrar okumak istediklerimi seçeceğim.

Diğer yeni kitabım "Yeşil Peri Gecesi" bloglardaki güzel yorumları okuduktan sonra çok merak ettim ve aldım.  Küçükken bizde Can Yayın'larına ait çoçuk kitapları serisi vardı. Onları okuduktan sonra Can Yayınları'ndan çıkan kitaplar bana hep çocuk kitabı gibi gelmiştir. Şimdi olmadığını bilsemde kitap kapakları hoşuma gitmiyorve bakmıyorum bile. Sonuçta Can Yayın'larına ait ilk kitabım oldu :)

Birde bu rafta gözüken dünya klasiklerini sevmiyorum.  Toplamda 4 tane klasik okumuştum sanırım. Sadece "Diriliş" i sıkılmadan okuyabilmiştim. Klasikleri de eşim almış zaten, onda olunca tekrar belki severim diye diğerlerinden okumaya çalıştım ama yok olmadı.  Onları okumayı sevmesemde en sevdiğim rafa yerleştiler. Gerçi üst rafları hep eşimin kitaplarına ayırıyorum. Benimkiler ve ortak alanlar her daim rahat ulaşabileceğim raflarda oluyorlar.

4. kitap "Gaia Teorisi" satış elamanı tavsiye etti, konusuda ilginç gelince aldım. Okuduğum kitap bitmeden yenilerinin hazır olmasını seviyorum. Yoksa okurken bu bitince ne okuyacağım kitabım yok diye stres sarıyor. Hazırda bekleyen kitap ne kadar fazla ise o kadar mutlu oluyorum :)








1 Şubat 2011 Salı

Bavulları Hazırlasam...



Biz karın yağmasını beklerken oda Şubat'ın gelmesini bekliyormuş. Geçen sene yağmasını istemezken, bu sene yağmayınca Kartepe'yemi gitsek acaba diye düşünmeye başlamıştım. Birşey olmayınca daha çok kıymete biner ya o durum çok olur bende. Bu sene çok kar yağsın istiyorum, ama sonra buz ve çamur olmadan yağmurla akıp gitsin temizlensin. Yollarda düşmeden yürümeye çalışırken komik hallere girmiyim.

Yada  bavulları doldurup uzun bir tatile çıkıyım. Orman içinde göl kenarında küçük bir otel olsun. İş güç düşünmeden uzun bir süre kalıyım orda. Yada şirin bir köyde olsam. Elimde örgüm, soba üstünde kestane, her daim sıcak çay olsa. Gerçi kestaneyi fazla sevmem ama şimdi onada özendim. Internet bağlantısı ve laptopda olunca hiç sıkılmam. Belki sonra sıkılmaya başlayınca dönerim.

İşteki yoğunluk ve sıkıntı mı sebep bilmem ama şehir hayatı yordu bu aralar, gitme isteği uyandırıyor. Neyseki ikizler burcu olmanın güzel bir özelliği var. Depresif bir haldeyken kısa bir süre sonra  neşeli bir ruh haline geçiş yapabiliyorum. Şimdi geçişi bekliyorum. Bugün güzel bir haber bekliyorum, eğer olursa uzunca bir süre sıkılmam burda :)