Bu sabah yolda gelirken gördüm 2 - 18 Nisan'da laler İstanbul'u süsleyecek. Son 3 yıldır maalesef laleleri sadece Maslak yolunda ekildiği kadarı ile görebildim. Emirgan'a gittiğimizde, bitmiş oluyordu. Ama bu sene kaçarı yok artık, eşimede söyledim sen gelmesende ben kesin gidicem diye. Hatta sonraya bırakmakta yok, haftasonu Emirgan'dayım laleleri solmadan görücem artık :)
Internetten uzak iki gün iyi geldi. Bol gezmeli, yüzyüze iletişimli aileli, arkadaşlı güzel bir hafta sonuydu. Bazen böyle kısa da olsa uzak kalmak iyi oluyor sanki. Bütün gün bilgisayar başında eve gelince ilk iş laptopun açılması. Arada bakmasak bile yatana kadar laptopun kapanmaması düşününce kötü gibi sanki.
Evlendendiğimizde ( 2003'de ) evde internet bağlantısına gerek olmadığını düşünmüştük, 2 yıl sonra birşey merak ettiğimizde falan bak şimdi internet olsa bakardık deyip, sınırlı bağlattık. 1 yıl sonrada kota devamlı aşmaya başlayınca sınırsıza geçtik. Şimdilik telefondan internete bağlanmıyorum, gereksiz geliyor, ama yakında oda gerekli gelmeye başlar :) Ama iki günde bile özlemişim.
P.S resim alakasız ama çiçek görmek istedim sayfamda :)
Orta okuldan beri bir hayalim var. Sınırsız alışveriş hakkı istiyorum :)) Beğendiğim her şeyi etiketine hiç bakmadan almak istiyorum. Poşetleri kendim taşımayı severim, ama okadar çok olsunlarki onları taşıyacak birine de ihtiyaç duyuyum.
Alış verişe çıktığımda ihtiyaçlarımın öncelik sırasına göre alış veriş yaparım. Bazen de çok ihtiyacım olmasada indirimde görünce aldıklarım olur. Bazen nedensiz sıkıntılarım olur, o ozaman en iyi gelen şey alışveriş yapmaktır. Eşim bile bu durumu öğrendi artık, hadi gel neşeni yerine getirelim diye Istinye Park'a doğru yola çıkarır beni hemen.
Son Istinye Park gezisi iyi gelmedi ama bu sefer, çünkü beğendiğim çok fazla şey vardı. Hemen bir öncelik listesi yaptım. Sırayla benim olurlar inşallah :)
Üç aydır her cuma gittiğimiz tiyatronun yerini artık kurs aldı. Cumarteside arkadaş ziyaretine gidince bu hafta yeni oyun izleyemedik. Bir önceki yazımın üstüne denk geldiği için yazmadan geçemeyeceğim. 4 aylık yeni evli çiftimiz, ev iş güç arasında hayatın monotonlaştığından bahsediyordu. 4 ay böyle düşünmeye başlamak için çor erken geldi bana. Umarım düzelirler.
Pazar günü 13:00'den 19:00'a kadar ders çalıştık. Güzel güneşli havaya inat hiç sıkılmadan çalışabildik.
Ben okuldada ÖSS için gittiğim kursda da dersde çok sıkılırdım. Dersin yarısını başka şeylerle uğraşarak geçirirdim. Şimdi ise sıkılmak bir yana dersin nasıl geçtiğini anlamıyorum. Hatta hiç sevmediğim coğrafyayı bile sevmeye başladım. Bu durum 29 yaşın verdiği bir olgunluk mu yoksa kursun parasını kendimizin ödemesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum :)
Her cuma sabahı neşeli uyanmama ek olarak bu sabah aşkım neşeme sevinç de kattı. Dün akşam küçük bir kırgınlık yaşamaştık. Sabah kalktım elimi yüzü yıkamak için banyoya gittiğimde 20 kadar post-it vardı. Her biri belli bir sırayı takip eden üstünde güzel notların olduğu yazılar.
Benim aşkım böyledir zaten, beni kırsada sonra ben haklıysam, kendi düşündüğü zaman farkına varır ve gönlümü alır. Bizde inat yoktur, kavga asla olmaz. Kırgınlıklar ve ufak çaplı tartışmalar olur sadece. Geri dönüşü olmayan ağır sözler söylenmez asla. Bu yüzden, 3 yıl flört + 7 yıl evlilik toplamda 10 yıllık bir ilişki olmasına rağmen, arkadaşlarımız hala ilk günkü gibi olduğumuzu düşünürler. Kendinize uyan birini bulduğunuz zaman aşk hiç bir zaman bitmez bence.
Ablama çok düşkünümdür. Hamile olduğunu eniştemden sonra ilk bana söylemişti. Haberi aldığım andan itibaren, aynı sevgiyi yeğenimede duymaya başlamıştım. Teyze olduğumda 19 yaşındaydım. Doğumdan sonra prensesi kucağıma aldığımda çok farklı bir duygu hissetmiştim. Tarif edemiyorum bile.
2 yaşlarındayken havuza gittiklerinde devamlı ablamı arardım. Kolluk taksanda simitte tak, kenarda yürüken düşer falan diye. Ablam bunalırdı belki, ama napıyım o anne ise bende anne yarısıyım :)) onun kadar bende seviyorum onları
Sevgi verildiği zaman karşılığını muhakkak alıyor. Şuan sevgi sıralamasında yeğenim beni anne babasından sonra 3. sıraya koyuyor. Hatta onlara kızdığı zaman 1. sıraya çıkıyorum :)) Kız çocukları biraz büyüyünce anneye teyzeye arkadaş oluyor. Artık 11 yaşında, beraber mağazaları geziyoruz, modadan konuşuyoruz kahve eşliğinde dedikodu bile yapıyoruz. Birde 7 yaşında erkek yeğenim var, onunla da maç yapıp ps oynuyoruz. Ama o muhabette baba ve eniştesini tercih ediyor. Bu yaşta bile kızsal mevzular ilgisini çekmiyor.
Ablamla ben amca ve teyzemize çok düşkünüzdür. Her zaman bize destek oldular. Bizim için bir anne ve babaydılar. Aynı ilişkiyi bende yeğenlerimle kurmak istedim ve başardım sanıyorum. Biraz daha büyüyüp te bunları okuduklarında burdan da görsünler istiyorum; teyzeleri onları her şeyden çok seviyor ve her zaman yanlarında olucak.
7 yıl önce son finalllere çalışırken bitti artık bir daha ders yok demiştim. Hatta beynimi nasıl şartlandırdıysam çalışmamaya ehliyet sınavı için çalışırken bile zorlanmıştım. Gerçi genede yazılı sınavdan 95 ile geçmiştim :)
Şimdi tekrardan öğrenci olduk eşimle. Ani bir kararla KPSS sınavına hazırlanmaya karar verdik ve bir kursa yazıldık. Dün dersler başladı. Hafta içi 3 gün 19:00 - 22:00 arası dersimiz var. Okul yıllarıma geri döndüm, bugün renkli defter, renkli kalemler alıp notları renklendiricem.
İş, ev derken kendime zor vakit ayırıyorudm, birde dersler eklenince nasıl olucak bakalım. Ama Temmuz'a kadar idare edeceğiz artık. Ben işimi seviyorum ama krizden en çok etkilenen sektörlerden biride turizm. Geçen sene iş olmayınca yarım maaş ile yarı zamanlı çalışmaya başlamıştık. Ekim ayında yeni grupla normale döndük. Ama şuan hala durgun işler. Bu durum ister istemez yine maaş kesintisi olursa diye bir sıkıntı yaratıyor. Yeni iş de baktım ama bana göre bişey yoktu.
Kısmet bakalım iyi bir puan alırsam, iyi bir memurluk olursa başvururum. İşler düzelirse kendi işime devam ederim. Bu arada da kısa süreli bir öğrencilik yaşamış olurum.
43 yaşındasınız, evliliğiniz heyacınını yitimiş, kariyeriniz istediğiniz gibi değil, maddi sıkıntılar var ve ölüyorsunuz. Ama hayat bitmiyor 18 yaşında üniversite yurdunda ki yatağınızda gözlerinizi tekrar hayata açıyorsunuz. Ve kitap böyle başlıyor.
Kitap beni düşündürdü. Tekrar 18 yaşına dönmek önceki seçimlerimin sonuçlarını bilerek 2. şansımı nasıl değerlendirirdim. Vazgeçmeyeceğim tek şey eşimle evlenmek olurdu.Sınırsız kez tekrar yaşasam her seferinde onunla birlikte olmayı seçerdim. Ama diğer konularda farklı davranırdım sanırım. Mesela aynı bölümde daha iyi bir okula giderdim, okul sonrası yurt dışında staj yapardım, babannemden dikiş konusunda herşeyi öğrenirdim. Daha küçük yaşda dünyaya geri dönsem, buz pateni ve binicilikte profosyonelleşmek isterdim. Bu liste uzar gider aslında, 2. şans iyi olurdu bence.
1) Moulinex home bread xxl: Geçen sene almaya karar verdiğimde internetten araştırmıştım. İyi yorumların yanı sıra, kabarmıyor, pişirmiyor gibi kötü yorumlarda vardı. İyi yorumlara güvenerek aldım ve ilk ekmeğimden itibaren hepsi çok güzel oldu. Makinanın ekmeğinin tadına vardıktan sonra, dışarıdan sadece mecbur kaldığımda ekmek almaya başladım
2) Sinbo katı meyve sıkıcağı: Alalı 1 ay kadar oldu. Uzun süredir almak istiyordum ama iyi sıkmıyor, aparatların temizliği zor gibi yorumlar yüzünden kararsızdım. Babannemi ziyarete gittiğimde Sinbo'yu görünce hemen denedim, babannem çok memnundu, bende temizliğinin o kadarda zor olmadığını görmüş oldum. Ertesi gün hemen gidip aldık. Fiyatı da diğerlerine göre çok uygun. Artık her akşam taze meyve suyu içebiliyoruz
Doktor Petypon sabah uyandığında, gece sarhoşken eve getirdiği danşçı kızı odasında bulur. Kızı karısı görmeden evden çıkarmaya çalışırken amcası gelir ve onu eşi zanneder. Olaylar böylece karışır. Fransız burjuvası ve dansçı kız bir arada. Güzel bir komedi
Geç de olsa en sonunda bu filmi izleyebildim. Pek çok romantik Hollywood filminden daha iyiydi. Eğlenceli vakit geçirmek için ideal bir film. Eşim bile ön yargılı olmasına rağmen filmi beğendi. Kızların evine bayıldım, çok güzel döşenmiş. Sonra Sinem Kobal çok tatlıydı. İzlenmeye değer bir film.
Büyükannesinin kaybolması sonucu, 15 yıldır gitmediği adasına geri dönen Towner'ın hikayesi. Dantelden geleceği gören bir aile ve ortaya çıkan gerçekler. Çok sürükleyici olmasa da okumaya değer güzel bir kitaptı.
Reşat Nuri Güntekin'in bir eseri. Balıksir'de muhasebicilik yapan yapan basit bir memurken, yasal olmayan yollardan servet kazanan bir adam ve ailesinin lüks yaşantısı.Bir yandan babayı namussuz diye suçlamak, ama paradan da vazgeçememek. Keyifli güzel bir oyundu.
Aşkımla evimizin kapılarını ailemize ve dostlarımıza açtık. Tatlıanılar ile bir kapıda sizlere açtım. Giriş serbest sadece; kıskanç, kaprisli, başkasının mutsuzluğu ile mutlu olanlara giriş yok :)